Laparoskopik olarak gerçekleştirilebilen Gastrik Bypass ameliyatları yaygın olarak uygulanan ve metabolik etkisi fazla olan bariatrik cerrahi yöntemlerinden biridir. Bu yöntemde hem kalori alımı kısıtlanır, hem de besinlerin emilimi azaltılır.
Ameliyatta mide biri büyük diğeri küçük iki parçaya ayrılır ve büyük bir kısmı devre dışı bırakılarak yeni, küçük bir mide (mide poşu) oluşturulur. Bağırsağın da bir kısmı kesilerek yeni midenin ucuna bağlanır ve devre dışı kalan mide oniki parmak bağırsağı ile birleştirir.
Genel anestezi altında uygulanan Gastrik bypass ameliyatı genellikle 1,5 saat kadar sürmektedir.
Obezitenin cerrahi tedavisinde faydalanılan Gastrik Bypass ameliyatında midenin büyük bir kısmı devre dışı bırakılır ve ayrıca tüketilen gıdanın bağırsakların yaklaşık olarak yarısını kullanarak sindirilmesi sağlanır. Bu sayede obezite ve obeziteyle ilgili sağlık problemlerini çözmede metabolik etkinliği en yüksek yöntemlerden biridir. Operasyon sonrası beslenme uzmanı ile diyet uygulanması çok önemlidir.
Araştırma sonuçlarına göre Morbid Obez hastalarda Gastrik bypass ameliyatının başarı oranı % 65-85 oranında değişmektedir. Morbid Obeziteye bağlı olarak kişilerde oluşabilen şeker hastalığı (diyabet) ise Gastrik Bypass ameliyatı sonucunda %85 oranında düzelmektedir.
Gastrik Bypass yöntemi morbid obeziteyle birlikte oluşan yandaş hastalıklar üzerinde son derece yüksek başarı oranlarına sahiptir.
Diyabetes Mellitus (Şeker Hastalığı): %85 oranında iyileşir, ayrıca insülin veya ilaç kullanımı sona erebilir.
Esansiyel Hipertansiyon (yüksek tansiyon): %70 üzerinde iyileşir veya ilaç ihtiyacı azalır.
Hiperlipidemi: %70 üzerinde düzelir.
Mekanik bel ve eklem hastalıkları: Tamamı düzelebilir.
Uyku Apnesi: Ameliyat sonrası erken dönemde dahi geçer.
Reflü: Hastaların tamamında iyileşir.
Trombo-embolik hastalıklar: Riskleri ortadan kalkar.
Üreme Bozuklukları: Kilo verme ile hormonal düzensizlikler iyileşmektedir. Arzu edilirse 2.yılın sonundan itibaren gebe kalınabilir.
Son yıllarda tüp mide ameliyatının daha popüler olması ile birlikte, gastrik bypass uygulaması sıklığı azalmıştır. Artık tüp mide ameliyatından sonra yeniden kilo alan hastalarda, revizyon ameliyatı yani ikinci ameliyat olarak uygulanmaktadır. Gastrik bypass ameliyatının tüp mide ameliyatına kıyasla bazı dezavantajları söz konusudur.
Obezite hastası olup diğer yöntemlerle kilo veremeyen ya da fazla kiloyla birlikte buna bağlı insülin direnci, eklem rahatsızlığı gibi şikayetleri olan kişilere uygulanabilir.
KANAMA: Mide ve bağırsağın bölümlendirildiği kısımlar ya da ameliyat için kanüllerin girdiği yerlenden kaynaklanabilir. Bazen de Morbid Obezite hastalığının neden olduğu kanama pıhtılaşma sorunları söz konusu olabilir.
ENFEKSİYON: Pek çok faktöre bağlı olarak, %10 oranında vakada gelişebilir ve açık cerrahi ameliyatlara kıyasla laparoskopik yöntemde daha az rastlanır.
DAMAR İÇİ PIHTI OLUŞMASI: Özellikle bacak toplardamarlarında oluşan pıhtı koparak, organ damarlarında tıkanıklıklar yaratabilir. Ameliyat öncesinde ve sonrasında da kullandırılan kan sulandırıcı ilaçlar ve emboli çorapları ile önlem alınabilmektedir.
DİKİŞ-ZIMBA HATTI SIZINTISI-KAÇAĞI: Mide poşunda ve ince bağırsaktaki dikiş ya da zımba hattında oluşabilen küçük deliklerden mide veya bağırsak içeriği karın boşluğuna sızabilmektedir.
DİKİŞ-ZIMBA HATTI DARLIKLARI: Mide ve ince bağırsak arasındaki dikiş-zımba hattı iyileşirken oluşan büzüşme ve daralmanın, gıdaların geçişine izin vermeyecek derecede olmasıdır. Endoskopik yöntemle genişletilmesi gerekebilir.
DUMPİNG SENDROMU: Ameliyattan sonra erken dönemde hastaların %70-75’inde yoğun miktarda basit şeker ve karbonhidrat alımı sonrasında oluşan, karın ağrısı, kramp, bulantı, ishal, yüz-boyun bölgesinde ani kızarıklık, çarpıntı ve bayılma ile sonuçlanabilen sorundur. Ameliyattan sonraki ilk yıl sıkça, zaman geçtikçe şiddeti ve sıklığı azalmaktadır. Beslenme tarzı düzenlemeleri ya da medikal tedavi ile kontrol altına alınabilen bir sendromdur.
BAĞIRSAK TIKANIKLIĞI: Ameliyatları sonrasında yaranın ve bölgedeki kan akışının azalmasına sebep olan yan etkilerin bir sonucu olarak bağırsak tıkanması veya ince bağırsak daralması gibi durumlar ortaya çıkabilir.
YETERSİZ BESLENME: Besin miktarının azalması ve bağırsaktaki gıdalardaki vitamin ve minerallerin emiliminin zorlaşması nedeniyle yetersiz beslenme riski oluşabilir. Buna bağlı olarak halsizlik, saç dökülmesi, kaslarda zayıflık, çarpıntı, nefes darlığı yaşanabilir. Bilinçli beslenme ve vitamin, mineral desteği ile bu sorun çözülebilir.
Gastrik Bypass ameliyatından önce çok çeşitli testler, tahliller ve görüntülemeler yapılır. Çıkan sonuçlar Anestezi, Dahiliye, Kardiyoloji, Göğüs hastalıkları, Endokrinoloji ve Psikiyatri uzmanları tarafından incelenir ve gerekli muayeneler yapılır. Hastanın kilo almasına sebep olabilecek altta yatan başka bir hastalık olup olmadığı incelenir. Anestezi yönünden ameliyata bir engel olup olmadığına bakılır. Gereğinde ameliyat öncesi uygulanacak tedaviler hakkında tavsiyelerde bulunulur.
Gastrik Bypass ameliyatı laparoskopik olarak yapıldığından operasyon sonrası açık ameliyatlara göre çok daha az ağrı olur ve gereken şekilde ilaç tedavisiyle giderilir.
Ameliyat laparoskopik olarak yapıldığında bir iki saat sonra ayağa kalkıp yürünebilir, hasta kendi öz bakımını yapabilir durumda olur. Duruma göre 3-5 gün süreyle hastanede kalınabilir. Fazla efor gerektirmeyen işler için 2 hafta sonra çalışmaya başlanabilir. Fiziksel aktivitesi yoğun işlere 6-8 hafta süre ile ara vermek gerekir.
Laparoskopik olarak uygulanan ameliyat sonrası çok küçük kesilerle yapıldığı için estetik sonuçlar oldukça iyidir. Oluşan küçük izler de birkaç ay içinde hemen hemen görünmez hale gelecektir. Yaralar tamamen iyileştikten sonra, daha az iz kalması için özel bir bir krem de kullanılabilir.
Gastrik bypass ameliyatı sonrasında tekrar kilo alınması düşük bir ihtimaldir. Ancak tüm tedavi yöntemlerinde olduğu gibi, doğru bir beslenme ve egzersiz planına uyulmayıp, hatalı yeme alışkanlıklarına geri dönülürse tekrar kilo alınabilmektedir.
Ameliyattan 2 gün sonra başlayarak, 2 hafta boyunca sıvı gıda ile beslenilir. Ardından yine iki hafta süreyle püre tarzı yumuşak besinler tüketilir. Tüm süreç boyunca ve devam eden dönemde beslenme uzmanı tarafından düzenli takip yapılması gereklidir.
Her tür obezite cerrahisi sonrasında egzersiz ve diyet vazgeçilmez iki bileşen olmalıdır. İlk 6 hafta yürüyüş ve diğer hafif aktivitelerle başlanır. Sonrasında doktorun da onayıyla arzu edilen spor aktivitelerine geçilebilmektedir.
Kilo kaybı 2 yıla kadar devam edebilmektedir. İlk yıl fazla kiloların %85 kadarı verilmekte, 2. yılın sonuna kadar hedeflenen ideal kiloya ulaşılması mümkün olmaktadır.
Gastrik bypass ameliyatındaki gibi mide iki bölüme ayrılmaktadır ancak bu yöntemde bağırsak bölünmeden mideye bağlanır. Böylece Gastrik Bypass operasyonuna kıyasla daha uzun bir bağırsak bölümü bypass edilir ve toplamda bir bağlantı daha az yapılmış olmaktadır.
Obezite ameliyatı genel olarak Vücut kitle İndeksi değeri 35 ve üzerinde olan, 18-65 yaş arasında uygulanabilir. Diğer tüm tedvilerin denenip başarısız olduğu 18 yaş altındaki hastalar için obezitenin derecesi ile birlikte diğer ciddi hastalıkların varlığı önemlidir ve hekim konsültasyonu ile beraber ebeveyn onayı da gereklidir. 65 yaş üstü hastalar için ise genel sağlık kriterleri ve operasyonun zorunluluk durumu değerlendirilir.
Morbid Obezite sebebi ile Gastrik Bypass ameliyatı uygulanan hastalar ilk yılın sonunda fazla kilolarının %85 kadarını verebilmekte ve 2. yılın sonunda ideal kiloya ulaşabilmektedirler.
Hekim tarafından operasyonun zorunlu bulunduğu durumlarda SGK ameliyat ücretini karşılayabilmektedir.
Yol açabileceği önemli riskler açısından ameliyat tedavisi hiçbir zaman ilk başvurulacak yöntem olmamalıdır. Kişinin düzenli olarak gördüğü ameliyat dışı yöntemlerden fayda göremediği durumlarda bir seçenek olarak cerrahi düşünülebilir. Obezite cerrahisi sadece morbid obezite tedavisi veya obeziteye ilave ciddi hastalıkların görüldüğü vakalarda tercih edilebilir.
Devlet hastanelerinde uygun vakalar için gastrik bypass ameliyatı gerçekleştirilebilmektedir.
Beden kitle indeksi 40 kg/m²’nin üstünde olan, morbid obez yani ileri derecede obez olarak tanımlanan kişiler için ve diğer tedavi yöntemlerinin uygulanıp başarılı olmadığı durumlarda ameliyat bir seçenek olabilmektedir.
İlk birkaç aylık kilo verme ve mide – ince bağırsak uyumunun sağlanma döneminden sonra mide poşu hafifçe büyüyecek ve besin tüketimini destekler hale gelecektir.
Gastrik Bypass ameliyatından sonra en az 6-8 hafta boyunca yüksek ağırlık kaldırmak sakıncalıdır.
Gastrik Bypass ameliyatı sonrası hastanın durumuna göre değişmekle beraber, 3-6 gün süreyle hastanede kalınabilmektedir.
Ameliyattan sonra erken dönemde hastaların %70-75’inde yoğun miktarda basit şeker ve karbonhidrat alımı sonrasında oluşan, karın ağrısı, kramp, bulantı, ishal, yüz-boyun bölgesinde ani kızarıklık, çarpıntı ve bayılma ile sonuçlanabilen sorundur. Ameliyattan sonraki ilk yıl sıkça, zaman geçtikçe şiddeti ve sıklığı azalmaktadır. Beslenme tarzı düzenlemeleri ya da medikal tedavi ile kontrol altına alınabilen bir sendromdur.
Gastrik bypass ameliyatında midenin hiçbir bölümü çıkarılmaz ve mide girişinde 1 çay bardağından daha küçük hacme sahip bir mide poşu oluşturularak geri kalan kısım devre dışı bırakılır.