Bu yöntemde midenin yaklaşık %80-90’a kadar olan kısmı geri dönüşü olmayacak şekilde çıkarılmakta, ameliyat sonrasında mide küçük bir boru gibi kalmaktadır. Böylelikle az miktarda yemek ile doyulması hedeflenir. Ayrıca bu ameliyatta midedeki açlık hormonu olan ghrelin üreten kısım da çıkarıldığı için acıkma hissinde azalma olur.
Ameliyatsız, damar içi bir yöntem olan girişimsel radyoloji ile Bariatrik Embolizasyon uygulaması da açlık hormonu Ghrelin salınımını azaltıp, obezite tedavisi için iştah ve tokluk üzerinde aynı olumlu etkiyi sağlayabilmektedir.
Tüp mide ameliyatı laparoskopik (kapalı) yöntemle uygulanabilmektedir. Midenin fundus bölgesi de dahil olmak üzere çok büyük bir kısmı çıkarılır. Geriye tüp şeklinde %10-20’lik bir kısım bırakılır. Açlık hormonu olan Ghrelin fundustan salgılandığı için kişinin iştahının azalması da söz konusu olur.
Genel anestezi altında uygulanan tüp mide ameliyatı yaklaşık 2-3 saat kadar sürmektedir.
Tüp mide ameliyatı kilo vermede hem mekanik hem de hormonal etki oluşturmaktadır. Çünkü mide hacminin küçültülmesi ile yemek yeme kapasitesi azaltılırken, diğer yandan açlık hormonu Ghrelin’in salgılandığı fundus bölgesi de tamamen alındığı için, yemeğe karşı istek azalır ve beyin daha az açlık hisseder.
Ameliyatsız, girişimsel radyoloji ile uygulanan bariatrik embolizasyon yönteminde de, acıkma merkezini besleyen damarların, özel bir embolizasyon yöntemi ile tıkanması ve bu sayede Ghrelin açlık hormonunu sentezleyen hücrelerin sayısının azaltılması sağlanabilmektedir.
Tüp mide ameliyatı sonrası kilo vermeyi etkileyen vücut kitle indeksi, yaş, cinsiyet, hormonal durum gibi farklı etkenler söz konusudur. Ancak genel olarak, ameliyat sonrası uzmanlarca önerilen diyete ve egzersizlere uyan hastaların yaklaşık %60-80 oranında kilo vermeleri mümkündür.
Robot yardımlı laparoskopi ameliyatı olarak da tanımlanan yöntemde küçük kesilerle ve robot yardımıyla hastaya istenilen şekilde müdahale etme imkanı bulunmaktadır. Tıbbın birçok alanında robotik cerrahi yöntemi operasyon yapılabilmektedir.
Son yıllarda tüp mide ameliyatının daha popüler olması ile birlikte, gastrik bypass uygulaması sıklığı azalmıştır. Artık tüp mide ameliyatından sonra yeniden kilo alan hastalarda, revizyon ameliyatı yani ikinci ameliyat olarak uygulanmaktadır. Gastrik bypass ameliyatının tüp mide ameliyatına kıyasla bazı dezavantajları söz konusudur.
Tüp mide ameliyatı, diğer yöntemlerle kilo vermesi sağlanamamış olan, vücut kitle indeksi 40'ın üzerinde olan obezite hastalarına ya da VKİ’si 35'in üzerinde olup diyabet, hipertansiyon, hiperlipidemi, kolesterol gibi hastalıkları olan kişilere uygulanır.
Her ameliyatta olduğu gibi tüp mide ameliyatlarının yaygın ve ender olarak görülen riskleri vardır ve bu riskler hastanın durumuna göre değişiklik göstereceğinden, ameliyat kararı öncesinde hekiminiz tarafından size özel olarak ayrıntılı şekilde açıklanmalıdır. Genel olarak bahsetmek gerekirse, ameliyat sonrası bulantı, kusma veya kabızlık yaşanabilir. Midenin kesildiği çizgi boyunca bir sızıntı veya kanama olması mümkündür. Beslenme yetersizliği, protein ve vitamin takviyesi gereği oluşabilir. Hem kısa hem de uzun vadede akciğer ya da solunum problemleri, sindirim sistemi tıkanıklığı, fıtıklar, reflü, düşük kan şekeri, kusmalar gibi potansiyel sağlık riskleri barındırır. Çok ender de olsa ameliyata bağlı komplikasyonlar hayati tehlikeyle sonuçlanabilir.
Tüp mide ameliyatı öncesinde hastalara detaylı ve geniş kapsamlı tetkikler uygulanır. Ameliyata engel teşkil edebilecek mide ülseri, kalp rahatsızlığı gibi durumların olup olmadığı değerlendirilir. Eğer varsa öncelikle sorunlar tedavi edilerek kişi cerrahiye uygun hale getirilir. Anestezi, Dahiliye, Kardiyoloji, Göğüs hastalıkları, Endokrinoloji ve Psikiyatri uzmanları tarafından gerekli değerlendirme ve muayeneler yapılarak hastanın ameliyata uygun olup olmadığı belirlenir. Özellikle karaciğer yağlanması olan hastalara ameliyat öncesi özel bir diyet programı uygulanıp karaciğeri küçültülerek ameliyatın daha az risk taşıması hedeflenir.
Tüp mide ameliyatı sonrası oluşabilecek olan ağrılar, ağrı kesicilerle kontrol altına alınabilir seviyededir. Çoğu hastada aşırı ağrı şikayeti gelişmez.
Yaklaşık 1 hafta sonra hastalar normal yaşama dönebilirler. Fazla efor gerektirmeyen işler için ameliyattan sonra 7-10 gün dinlenmek yeterli olabilmektedir. Daha ağır işler için ise 3. hafta kadar ara vermek gereklidir.
Laparoskopik olarak uygulanan ameliyat sonrası çok küçük kesilerle yapıldığı için estetik sonuçlar oldukça iyidir. Oluşan küçük izler de birkaç ay içinde hemen hemen görünmez hale gelecektir. Yaralar tamamen iyileştikten sonra, daha az iz kalması için özel bir bir krem de kullanılabilir.
Tüp mide ve diğer bariatrik tedavilerden sonra yeterince kilo verilememesi ya da tekrar kilo alınması mümkündür. Bunun yaşanmaması için uzmanlar tarafından tavsiye edilen yaşam tarzı değişikliklerine uyulması, beslenme planında kalıcı sağlıklı değişiklikler yapılması, düzenli fiziksel aktivite ve egzersiz yapılması gerekmektedir.
Tüp mide ameliyatı sonrası, metabolik olarak diyet planının ilk yedi gününde sadece şekersiz, karbonatsız sıvılar tüketilir. Bunu takip eden üç hafta boyu saflaştırılmış yemek ve son olarak da düzenli yemek sistemine, 2 -3 ay sonra ise normal yemeklere geçilir. Günde iki kez multivitamin, bir kez bir kalsiyum takviyesi ve ayda bir kez bir B12 enjeksiyonu yapılması gerekecektir. Uzmanlarca önerilen beslenme alışkanlıklarına yaşam boyu uyulması önemlidir.
Zayıflama ameliyatlarından sonra yaşam boyu düzenli egzersiz yapılması çok önemlidir. Operasyon sonrası yürüyüş gibi hafif egzersizlere başlanabilir. Yaklaşık 1-1,5 ay sonra ise doktor onayıyla spora başlanabilir.
Ameliyatta midenin çıkarılan kısmındaki hatlar birbirine tutturulur ve bu hattın kaynaşmaması ile oluşan deliklerden, karın boşluğuna sızıntı olması durumu kaçak olarak tabir edilir. Bu komplikasyon oluştuğunda hastanın hayatta kalması için erken teşhis ve müdahale çok önemlidir.
Kaçak ya da kanama olması durumunda hızlı kalp atışı, baş dönmesi, nefes darlığı, ateş, kötüleşen karın ağrısı, sol göğüs veya omuz ağrısı, karın rahatsızlığı gibi belirtiler yaşanır. Bazen de belirti yaşanmayabilir ve bu nedenle hayatı tehdit eden bu riske karşı hasta kontrol edilmelidir.
Kaçak oluşması genellikle ameliyattan sonraki 48 saat içinde kendini gösterir. Bu süreyi aşan belirtiler kanama veya iltihaplanma ile ilgili olabilir.
Ameliyattan sonra hastalar fazla kilolarının yaklaşık % 60-70'ini kaybeder. İlk 2 haftada 10-20 kilo verilmesi beklenmektedir. İlk üç ay içinde fazla kiloların ortalama % 35-45'i verilir. İlk altı ayda bu oran %50-60’ı bulabilir. Bir yılın sonunda ise %60-70 arasında kilo kaybı gerçekleşir. Çoğunlukla ameliyattan 12-24 ay sonraki sürede ideal vücut ağırlığına ulaşılır.
Tüp mide ameliyatlarından sonra düzenli olarak günde iki kez multivitamin, bir kez bir kalsiyum takviyesi ve ayda bir kez bir B12 enjeksiyonu yapılması gerekecektir.
Tüp mide ameliyatı sonrası geçici olarak sırt ağrısı ihtimali vardır. Bunun sebebi genellikle ameliyatı yapılan bölgede sırta giden bazı sinir uçlarının yoğun olması ve operasyon sırasında uyarılmasıdır.
Ameliyatın hemen sonrasında cinsel ilişki mümkün değildir. İyileşme süresi kişiden kişiye farklılık gösterebilir ve uygulama bölgesindeki yaraların iyileşmesi, efor sarf edecek hale gelinmesi ve ağrıların dinmesi beklenmelidir.
Obezite cerrahisinden sonra tekrar fazla kilo alınması ya da darlık ve kaçak gibi farklı komplikasyonların oluşması nedeniyle yapılan tekrar ameliyatlarına revizyon cerrahi denir. Revizyon ameliyatları ilkine göre zor ameliyatlardır ve bu nedenle uygulanacak yöntemin dikkatle seçilmesi gerekir. Bilinçsiz beslenme, yeterli takibin yapılmaması gibi durumlar hastaların revizyon ameliyatı olmasında başlıca nedenlerdir.
Obezite ameliyatı genel olarak 18-65 yaş arasında uygulanabilir. Diğer tüm tedavilerin denenip başarısız olduğu 18 yaş altındaki hastalar için obezitenin derecesi ile birlikte diğer ciddi hastalıkların varlığı önemlidir ve hekim konsültasyonu ile beraber ebeveyn onayı da gereklidir. 65 yaş üstü hastalar için ise genel sağlık kriterleri ve operasyonun zorunluluk durumu değerlendirilir.
Vücut kitle indeksi 40'ın üstünde olup, tıbben ameliyat olması zorunlu olan hastaların ameliyat giderleri SGK tarafından karşılanabilmektedir.
Diğer zayıflama ameliyatları gibi tüp mide ameliyatının da tehlikeli riskleri mevcuttur ve bunlar hastanın durumuna göre de değişiklik göstereceğinden olasılıklar hakkında kişiye özel olarak doktora danışılması gerekir.
Ameliyata uygunluğu tıbben tespit edilmiş olan hastalar için devlet hastanelerinde tüp mide ameliyatı uygulanabilmektedir.
Tüp mide ameliyatından sonra mide doğal olarak bir miktar büyür. Ancak mide hacminin çok fazla büyümemesi gerekir ve bunun için doğru beslenme alışkanlıklarına uyulması çok önemlidir. Aksi takdirde verilen kilolar geri alınabilir.
Tüp mide ameliyatından sonra en az 6-8 hafta boyunca yüksek ağırlık kaldırmak sakıncalıdır.
Tüp mide ameliyatından sonra yetersiz beslenme tablosu gerçekleşirse saç dökülmesi görülebilir.
Fazla kiloların azalmasıyla beraber cilt altındaki yağ dokuları da azaldığından, vücudun yalıtım sistemi bu durumdan etkilenir ve vücut yeni kilosuna alışıp, uyumlanıncaya kadar üşüme yaşanabilir.
Hastaneye genellikle ameliyat günü yatış yapılır. Vakaya göre değişiklik gösterebilse de operasyon sonrası hastanede kalma süresi yaklaşık 2-3 gündür.